"Hrant Dink'in öyküsünün çizgi roman olmasını, çocuklarımızın bu kahramanımızın hakiki maceralarını okumasını istiyorum. Rakel Dink'in öyküsünün film yapılmasını istiyorum. Dağlarda saklanarak geçen çocukluğunun. Onları asla unutmamamız için sanatın seferber olmasını istiyorum. Onların öyküsüne sanatlarını seferber ederek 'Affet bizi. Bizi affet!' diyebilen insanların ülkesinde yaşamak istiyorum. Biz de hakiki kahramanlarımızı kahramanlaştıralım ve bir sürü teraneyle/duayla/beyin yıkamayla dayatılan figürlerin sıkıntılı ağırlığına, bunu yeğleyelim istiyorum. Kimin kahraman olduğunu bilmeyen çocuklar yerine, hakiki kahramanlarının kim olduğunu bilen çocuklar yetiştirelim. İstiyorum. Hayallerimde."
demiş utanmadan perihancım madencim dünkü radikalde. link vermeyi bilmediğim için radikal arşivinde aratabilirsiniz efendim. önceki gün de maral dink'in agos'da çıkan yazısını koymuş köşesine. vatanını milletini seven bir insan evladının yapacağı şey mi sorarım size. 301'li, Cemil Çiçek'li, Kemal Kerinçsiz'li bir ülkede yaşıyoruz biz. failimiz, faullerimiz, falsolarımız çok. bizde televizyon kanalları günde beş kez "istanbul nasıl fethedildi" çizgi filmleri (altını fosforlu kalemle çizecektim ama bitmiş şekerim, kusura bakma) yayınlar. hrant dink çizgi filmi mi? cık cık. duymamış olayım perihancım. insan hayatı pamuk ipliğine bağlıdır bu ülkede. bir gün boylu boyunca serilebilirsin yere beyaz bereliler ülkesinde. büfk "hepimiz" demiş. geçen sene de "sesler" demişti. hrant dink nefes alıyordu geçen sene o zamanlar. perdeye yansımış yüzünü gördük. bir hikâye anlatıyordu bize. ermeni bir kadın. burada doğuyor, burada ölüyor. kızı "toprağına" (ermenistan) gömmek istiyor. hrant dink'i arıyor. kadının öldüğü köyde yaşayan yaşlı bir amca bir cümlecik bir şey söylüyor kıza. kız ağlamaya başlıyor telefonda. hrant dink "ver bakalım amcayı telefona" diyor. "ne dedin amca kıza" diyor. amca "bir şey demedim, oğul" diyor. "annendir, malındır. götürmek istersen götür. ama bence bırak burda kalsın. su çatlağını buldu".
hrant dink'in gözleri doluyor. son bir kez dönüyor kameraya ve söylemekten usanmadığı şeyi söylüyor: "ermenilerin bu topraklarda gözü var, gerçekten var. ama alıp götürmek için değil, dibine girmek için". demirel'e selam olsun!
artık ne sera'nın babası, ne rakel'in kocası, ne maral'ın amcası, ne de nare'nin dedesi.
artık sesi yok. nefesi yok. (nerede benim türk bayrağım? samast gelsin. bir hatıra fotoğrafı çıkalım önünde).
özür mü? borçluyuz perihancım evet. ama, ama diyesim var. sadece "ama niye yaptınız?"
ah, sari gyalin çalıyor. iyi ki.
1 Haziran 2007
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder