yıldırım türker (kendisini tarif etmek için kelimeler yetersiz kalmaktadır, azizim. bilen bilir, daha sonsuz çarpı sonsuz yıl o hınzır gülümsemesiyle köşesinde oturmasını delicesine istemekteyim ben) pazartesi günü zafer çığlıklarıyla ilân etmiş: "baskın oran milletvekilimiz" diyerek. sonra da yine aynı gün tam sayfa bir röportajı çıktı baskın oran'ın radikal'de. bakalım bakalım, ne demiş?
-Asker, son muhtırasında 'Ne mutlu Türküm demeyen Türkiye'nin düşmanıdır' dedi...
-Bu, bölücülüktür. Bu muhtıra, iki yıldan ağırlaştırılmış müebbete kadar gidebilecek cezalar gerektiren en az altı-yedi suç işliyor. Bir Ermeni ben Türküm demek zorunda mı? Bir Kürt ben Türküm der mi? Bu muhtıra gayrimüslimleri, Kürtleri dışlıyor. Bu, bölücülüktür. 15 milyon Kürt var bu ülkede. Türkiye'nin beşte biri Kürt. Bu ülkenin 700'de biri de gayrimüslim. Böyle olduğu için devlet laikliği uygulayamıyor ya... Sürekli kaba kuvvet uyguluyor. Çünkü bir ülkede dinsel çeşitlilik olmadığı zaman, din, devletin karşısında yekpare bir güç olur. Batı ülkelerinde laikliğin kolay yerleşmiş olmasının sebebi Protestan-Katolik dengesidir. Yani devletin karşısında tek bir din gücünün bulunmamasıdır. Ama bizde gayrimüslimleri yok ettiler. Alevileri de sistemin dışına attılar. Sonuç olarak da Sünni İslam, devletin karşısında heyula gibi duruyor işte. Devlet de devamlı zor uyguluyor.
bir de paşalar demiş. sivil paşalar. (bu ne ki acep? sivil polis gibi bir şey mi diyenleriniz varsa değil anacım). çizgiyi aşanın kulağını çekenler, ocağına incir ağacı dikenler. ha, bir de şanlı ordumuza zeval gelmesinciler. ordu devletin bel kemiğidirciler. ordu isterse gelir hepinizi dağıtır, dağıtmalıdırcılar, "toz olun lan"cılar. lâik olunacaksa siz kendiniz lâik olamazsınız, ordu gelir sizi lâik yaparcılar. şemsi paşa pasajında... demiş-miş.
bir deeeeeee, dominat rate diye bir şey varmış (ya da ben öyle diyorum). % 10'muş. kap yüzde onu, bakma yüzünün karasına, atla ceylan derisi koltuğa yumakla oynamaktan yorulmuş miskin kedi misali anlamına geliyormuş güzel türkçe'de.
sonra kaçışşşşşş. fırt diye.
şimdi adaylarımızı açıklıyorum efenim. öhöm öhöm.
genç parti istanbul 1. sıra milletvekili (adayı): İbrahim Tatlıses!
demokrat parti şanlıurfa 1. sıra milletvekili (adayı): Sedat Bucak!
bakın gördünüz mü? fırt diye.
ne garip. bu ülkede baskın oran diye bir vatandaş var. ama dominant rate anlamındaki baskın oranın ne yazık ki yanından bile geçemeyecek. adı baskın oran bile olamayan bütün azınlıklar gibi. ama demokrasi hâlâ en ideal yöndür/yoldur. (bkz. ilköğretim sosyal bilgiler kitabı).
tamam tamam, sustum.
6 Haziran 2007
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
4 yorum:
bu aralar bir furyadır gidiyor,iklim şartlarından mıdır nedir yaklaşan seçimlerde bağımsız aday olmak pek moda..
a evet birazcık sıcak seyrediyor günler, hem buzullarda bir problem var-küresel ısınma söz konusu bir de malumunuz kyoto sözleşmesi filan derken yakıcı sıcaklar insanların beyinlerinde sera etkisi yapıyor olsa gerek,,hitlerin mezaliminden kaçar gibi bağımsız aday olma yoluna iltica ediyorlar,,sanki kovalayan var..
böyle homurdanıyorum bir başıma ama hafiften hayıflanmıyor da değilim hani, şu merakımı giderecek bişeyler yapmıyorum, cesametli bir eksiklik diye görüyorum ki şu üniversite beni soğuttu haber alma özgürlüğümden, televole izlemiyorum artık. bu ayın in'lerini bilmiyorum out'larından da kusur kaldım. yani belki de bu yılın modası aday olmak da olabilir,ki bilumum mankenler,sanatçılar vs.. pop kokulu muhteremler birer birer partilere katılır ya da bağımsız olarak adaylığını ilan eder olmuşlar..aman, canıma minnet.olsun tabi,olsun olsun. saygıya şayan halkımızın sevgisini kazanmış gönül isanları oylarını da kazanır elbet,yani..
ama şöyle de bi durum var hepsinin vekilliğine nail olamayabiliriz,birer birer baskın oy oran'larına ihtiyacı var hepsinin; belki bizlerin de..
değinmeden geçemeyeceğim, baskın oran diye biri aday olmuş 2. bölgeden,istanbul'dan.düşünce özgürlüğünü savunuyor,ifade özgürlüğünü ayrıca,,elzem olan da o zaten;ifade olmadan düşünsen kaç yazar. sonra adaletten eşitlikten bahsediyor.ben de öyle.bireysel olarak ne kadar ilerler bilemeyiz, oy baskın oran oy; oyun baskın, yolun açık olsun sayın oran..
ne yazık ki başta da bahsettiğim gibi diğer yanı da var şu adaylık mevzunun.seçim pusulalarına bağımsız adayları koyma kararı alan meclis iyi mi yaptı kötü mü orası muallak, hep beraber göreceğiz.ancak bazılarının dokunulmazlık ve popülarite nimetinden nemalanma iştahı kabarmış gibi görünüyor,ya da parti olarak giremeyeceğini düşünenler farklı yollar deniyorlar..daha fazla da ilerleyemeyeceğim şimdi ,bunlar karanlık işler ve ben karanlıkta yürümeyi sevmem,bastığım yeri görmek isterim.
herneyse, halkımız er geç bulacaktır doğru yolu,seçim zamanı elinde fenerle bekleyip halkın gözünü boyayan,ancak hava karardığında feneri halkın önüne değilde gözüne tutup dünyayı daha de karartan,cıkarcı çakalları görüp,onlara desteği eksik etmeyen paçalarından yağ damlayan, salyalı medya yayınlarına pirim vermeyip şu çıkar savaşlarını durduracağından eminim.yani emin olmak istiyorum,,başka da çarem yok!
ancak bu kadar sözden sonra genel olarak mevzu bahis ahvalin gerekçesine geçecek olursak, ben tamamıyla bu durumu kyoto sözleşmesini imzalamayıp küresel ısınma duvarına en büyük tuğlayı koyan g.w.bush'un potansiyel bir ısınma yaratarak insanları afallattığını düşünerekten bütün suçun onda olduğunu işte burdan,masamın başından ilan ediyorum..ne yapayım, herkes gibi ben de suçu birine attım; ayrıca havalar biraz daha ısınırsa ben bile adaylığımı koyabilirim.gün ola harman ola...
ama olmaz ki arda beyciğim. bu kadar çok yazarsanız sözcük sınırlaması getiririm yorumlara. ona göre. :-p
Sevgili heidiciğim, Arda bey gibi düşünen ve düşündüklerini tüm açıklığıyla ifade eden insanlara her zaman ihtiyacımız var. Varsın uzun yazsın, ama yazsın. Bırak sınırları,var olmaya devam etsin, biz üstünden geçelim... ;) Biliyorum sen de böyle düşünüyorsun ;)
çirkin ördek yavrusu: ha ha! güzel. yalnız ufak bi uyarı: "arda bey" sinsice düşünülmüş bir kod adıdır efendim. bildiniz siz "arda bey" takma adlı o şahsiyeti!?
Yorum Gönder