dün gece cnbc-e vesilesiyle bir kez daha izleyince anladım ki nuri bilge ceylan ona bizzat sormadığım soruların cevabını çok da güzel verebiliyor. hem de fevkalade bir zamanlamayla. benim isa'nın içindeki (sebepsiz, gerçek ve vurucu) kötülük yapma dürtüsünü yadsımama izin vermiyor. isa bir yanda, benim bitmez tükenmez isa merhametim diğer yanda durunca savaş ve çatışma kaçınılmaz oluyorsa bu filmden güzel savaş meydanı mı olurmuş deyip kafamı uzatıyorum yine içeri.
bir kez vurduklarında öbür yanağımızı uzatacağız tamam, ama ya ikinci kez vuruyorlarsa ve bunu isa gibi umarsız, kaygısız, düşüncesiz bir biçimde yapıyorlarsa o zaman ne yapacağız, bu sefer de daha öbür yanağımızı mı uzatacağız?
bi dolu manasız şey var, kötülük niye anlamlı, niyetli, bilinçli olsun?
misâl ensemize mi dayasınlar silâhı, yoksa alnımızdan vurulursak mı daha az acır?
bile bile ladesi mi istersiniz, üç maymundan en çaresizi olmanın farkındalığını mı?
iki adım öteye git, nefes alamıyorum.
30 Ocak 2009
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder