28 Aralık 2009
başka bir dünya / kara güneş
gitara her dokunuşun ışıklı bir kayboluş, her vuruşun o karanlık, o ayla aydınlanan sahneye doğru giden küçük bir adım şimdi.
güneşin çıktığını görmeden şehirden ayrıldığında ben bir de gün yüzüyle gördüm o sahneyi.
şimdi başka bir dünya'yı dinlerken aklımın içinde bu fotoğraf sevişiyor.
gel ışığım gel, gel güneşim gel...
ışıkla, güneşle, o sahneye.
25 Aralık 2009
23 Aralık 2009
tehdit
mösyö begonville beni tehdit etti: "aralık ayını tek bir yazıyla kapatırsan adres çubuğumdan silerim bağlantını" dedi.
ve ben öyle üçkağıtçı bir blog yazarıyım ki bu ay içerisinde buraya ikinci bir yazı girmişim gibi yapıyorum şu anda.
ve ben öyle üçkağıtçı bir blog yazarıyım ki bu ay içerisinde buraya ikinci bir yazı girmişim gibi yapıyorum şu anda.
1 Aralık 2009
ahmet uluçay
sabah sabah okunan tek bir cümle insanı acı bir kuvvetle omuzlarından aşağıya bastırıp koltuğa çiviler mi? çiviler. çünkü ahmet uluçay öldü.
sinema "yapan" bir adamdı, sinemayı tekrardan yazdı. yıllar önce izlediğimde nasıl günlerce aklımdan çıkmadıysa karpuz kabuğundan gemiler yapmak, onun da aklında hep sinema vardı. içinde hep bir deniz vardı, bozkırında deniz kabukları yarım kaldı.
ölümü anlayamazsın, ölümle uzlaşamazsın.
ama bildiğim bir şey varsa eğer bu günden sonra sinema yarım kalır; sinema dili ve anlatım -her ne demekse- yarım kalır; kendi elleriyle bıkmadan usanmadan kurduğu en kristal gerçeklik tuzla buz...
gitme be adam! ya da sinema peşinden gelsin...
sinema "yapan" bir adamdı, sinemayı tekrardan yazdı. yıllar önce izlediğimde nasıl günlerce aklımdan çıkmadıysa karpuz kabuğundan gemiler yapmak, onun da aklında hep sinema vardı. içinde hep bir deniz vardı, bozkırında deniz kabukları yarım kaldı.
ölümü anlayamazsın, ölümle uzlaşamazsın.
ama bildiğim bir şey varsa eğer bu günden sonra sinema yarım kalır; sinema dili ve anlatım -her ne demekse- yarım kalır; kendi elleriyle bıkmadan usanmadan kurduğu en kristal gerçeklik tuzla buz...
gitme be adam! ya da sinema peşinden gelsin...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)