25 Kasım 2007

iyi ki varsın m. mungan!

“Ayrı iki kalkış yerinden aynı anda hareket ederek birbirine doğru-saatte şu kadar hızla-ilerleyen iki tren ne kadar sonra karşılaşırlar?”
Asıl sorun: ne kadar sonra karşılaşırlar, ilk karşılaştıklarından?
...
saatte şu kadar hızla birbirinizin
camlarında takılı kalarak
karışacaksınız boşluğa
karışacaklar boşluğa
...
kader değil midir şimdi rastlamak ona
kolay unutulmayacak bir olanaksızlıkta
...
ne kadar sonra karşılaşırlar
ilk karşılaştıklarından?
birbirine karşı yönde ilerleyen
iki tren
saatte şu kadar hızla
ve ne kadar sonra
karşılaşırlar?
-hiçbir zaman… hiçbir zaman…
...
şu kadar hızla saatte
şu kadar yılda zamanla
gelirse karşı karşıya
hızla ya da defalarca
...
yıllardır beklediğim o
beklediğim orada
kader değil midir şimdi rastlamak ona
kolay unutulmayacak bir olanaksızlıkta
...
az ileride makas değiştiriyor tren
şimdi başka raylarda
hayatının ölümsüz bir bölümü olacaktı belki
olmadı, ama boşver, makasla!
makas/kırk oda m. mungan

ya deli gibi istiyorsa taraflardan biri bu çarpışmayı? hayatının ölümsüz bir bölümü?
o zaman olmadı, ama boşver, makasla!? hmmmmmmm.

pardon, kolunuza çarptım galiba. ama siz hissetmezsiniz zaten.

5 Kasım 2007

"ateşte çaydanlık, camda yağmur..."

yağmuru sevenler parmak kaldırsın!
kışı sevenler kaleye mum diksin!
kardan hiç söz etmiyorum bile.
"ama kışın hasta oluyoruuuuuz!" diyenleri duyuyor gibiyim. sizi bilemiycim, ama ben olmuyorum efendim. çünkü "hasta olmak" benim bünyemin aktiviteleri arasında değil. çünkü ben mütemadiyen hastayım. sürekli burun akıntısı ve hapşırıktan mustarip.
mevsimler kadın gibidir ve/veya kadınlar mevsim gibidir. eğer doğruysa clara, ben kış kadınıyım. sen ise bahar kadını.
böyle yağmur yağsa, bulutlar güneşin önünü kesse yolda giderken bende bir huzur, bir rahatlık, mümtaz bir gülümseme.
bi de şey var sanki. havanın kapalı olduğu öğleden sonraları içimi kaplayan anlaşılmaz ve açıklanamaz bir temizlik yapma isteği. böyle kapayım kapı arkasındaki kovayı, sileyim süpüreyim, sileyim, düzenleyeyim, sileyim......
bi de dikiş dikesim gelir böyle havalarda pencere önünde ki sormayın, anlatmayacağım.
ezginin günlüğü "çeyrek" yapmış. bu albümde "yeryüzünün en huzur verici, sakinleştirici şarkısı" yarışması yapılsa kafadan birinci gelecek bir şarkı varmış. adı da "teninle konuşmak"mış. bi de üstüne bülent ortaçgil mırıldanmamış mı bu şarkıyı, âlâymış, değmeyin keyfimizeymiş.
mır-mır-mır mış.
...........