5 Kasım 2007

"ateşte çaydanlık, camda yağmur..."

yağmuru sevenler parmak kaldırsın!
kışı sevenler kaleye mum diksin!
kardan hiç söz etmiyorum bile.
"ama kışın hasta oluyoruuuuuz!" diyenleri duyuyor gibiyim. sizi bilemiycim, ama ben olmuyorum efendim. çünkü "hasta olmak" benim bünyemin aktiviteleri arasında değil. çünkü ben mütemadiyen hastayım. sürekli burun akıntısı ve hapşırıktan mustarip.
mevsimler kadın gibidir ve/veya kadınlar mevsim gibidir. eğer doğruysa clara, ben kış kadınıyım. sen ise bahar kadını.
böyle yağmur yağsa, bulutlar güneşin önünü kesse yolda giderken bende bir huzur, bir rahatlık, mümtaz bir gülümseme.
bi de şey var sanki. havanın kapalı olduğu öğleden sonraları içimi kaplayan anlaşılmaz ve açıklanamaz bir temizlik yapma isteği. böyle kapayım kapı arkasındaki kovayı, sileyim süpüreyim, sileyim, düzenleyeyim, sileyim......
bi de dikiş dikesim gelir böyle havalarda pencere önünde ki sormayın, anlatmayacağım.
ezginin günlüğü "çeyrek" yapmış. bu albümde "yeryüzünün en huzur verici, sakinleştirici şarkısı" yarışması yapılsa kafadan birinci gelecek bir şarkı varmış. adı da "teninle konuşmak"mış. bi de üstüne bülent ortaçgil mırıldanmamış mı bu şarkıyı, âlâymış, değmeyin keyfimizeymiş.
mır-mır-mır mış.
...........

Hiç yorum yok: