20 Haziran 2009

sinbad


çocuktum ben. fena halde çocuktum hem de. bademciklerim şişmişti yine. kışın her hafta şişerdi zaten. neden sonra penadur (bkz. doksanlarda yaşamış bir çocuğun hayatını kabusa çeviren detaylar: nambır van) geldi de kurtulduk o dertten.
çocuktum ya ben, o zaman hep sinbad çıkardı televizyonda. çizgi film olan değil, dizi olan. işte yine öyle bir gün ben hasta ve baygın gözlerle televizyona bakarken sinbad başladı. yarısında uyuyakalıncaya kadar pür dikkat izledim. uyandığımda sinbad bitmişti, akşam haberleri başlamıştı. neden her gün yayınlandığını anlamadığım bir programdı o zaman akşam haberleri. hiç sezon finali yapmazlardı, hem de reha muhtar'lı falan akşam haberleri... uf uf uf.
ama uyanır uyanmaz yüzüm gülmüştü. çünkü annem hamur kızartmıştı. bademciklerimin korkunç ağrısına ve boğazımdaki şurup tadına rağmen iddia ederim ki hayatımda yediğim en güzel yemeklerden biriydi. bütün aile bir aradaydı, aklımda sinbad vardı. ve sen zen gesner, korkarım ki çocukluk aşklarımdan en alengirli olanıydın. bugün de işte seni hatırladım ve 22 yaşını doldurmuş koskocaman bir kadın olarak bu itirafı yapmak istedim.
şimdi çıksan gelsen, elimden tutsan sorgusuz sualsiz gelir miyim, evet! herkesten gerçektin yahu sen!
ve şimdi büyüdüm ya ben, sana benden açık davet:
gelirsen bir gün eğer - belki binbir gece sonra - bir masalda buluşuruz seninle belki, ne dersin? (yaşlandıysan da kafana takma, eminim şimdi bile kalbimi yerinden oynatabilirsin. sevgiler, öpücükler.)

2 yorum:

Android dedi ki...

sinabd demeyiniz kuzum zira en sevdiğimi onun memleketine kaptırdım ah ah!

sancılıda olsa çocukluk..ah!hep böyle özleyecek miyiz ki..?

Adsız dedi ki...

debris: özlemeyelim diyoruz ama olur olmaz zamanlarda özlüyoruz yine.
umarım en sevdiğiniz tez zamanda geri döner.