2 Kasım 2008

en uzun hikâyem

bu hikâyeden gidemediğim günlerin hesabını ben biliyorum ya şimdi, haricî hesaplara lüzum yok o hâlde. bu hikâyeye vereceğim kalmasın da alacağım umrumda bile değil.

her zaman böyle olmazdı, böyle olacak diye de başlanmazdı bir hikâyeye: bu düpedüz aptallıktı. bir filmi defalarca izledikten sonra anlamadıysak eğer "görmedim ben o filmi daha" demekti. bilmemkaçıncı tekrarı izlerken "bu sefer anlayacağım" diyerek kahramanların gücüne sonsuz ve saf bir inançla bağlanmaktı.

yaşadığımın yarısını kaplamıştı bu hikâye, ama bir o kadar daha yaşasam elimde hiçbir şey kalmayacağını görmekti esas olan.

aldım-verdim-ben-seni-yendim yazısı yazılmayacaktı, can yakılmayacaktı. ama kurallar baştan bozulmuştu.

zaten işlenmişti bu hikâye yakın zamanda bu sanal arşivde bir yerlerde, isteyen arayıp bulabilirdi.
zamanında çok konuşmamdandı şimdi susmam ya da aslında hiç konuşmadığımdan.

her şey tamam da şimdi koskoca bir hiçlik durmasa orada öylece...

sustu heidi, bu kadarı bile fazlaydı.

Hiç yorum yok: